Depremzede aileler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önünde adalet arayışını devam ettirdi. Aileler basın açıklamasında bulundu ve şunları söyledi:
Değerli basın emekçileri, İstanbullular, ülkemizin güzel insanları, halkımız! Bizler 6 Şubat depremlerinde sadece binaları yıkılan aileler olarak değil ailesi ve en sevdiklerini kaybetmiş yalnızlığın, yokluğun ve yetimliğin ne olduğunu öğrenmiş insanlarız. Elleriyle enkazı kazıp ailesini kurtarmaya çalışan, yapamayınca kepçe, hilti, iş makinesi bekleyen bizlerdik. Cenazeleri kepçelerle parçalanan, sevdiklerini kefensiz mezara koyan, mezarlarına sadece numara verilen, mezarı kaybolmasın diye mezar başlarındaki tahtalara atkısını, beresini bağlayan cenazesine aylarca ulaşamayanlar bizlerdik. Hala ulaşmamış olanlar da biziz. Sevdiklerini refüjlerde koyan, cenazesini morglarda değil stadyumlarda arayan, canlarının cenazelerini aldığında hiç değilse ulaşabildim diye gülümseyen aileleriz. Evet biz, alelacele kaldırılan enkazlardan geriye kalanlarız. Biz hala bölgede konteyner kentlerde, asbest tehlikesi altında susuz yıkılan binaların toz bulutları içinde yaşayan, temiz suya ulaşamayan insanlarız. Asrın katliamında sevdiklerini kaybeden, kederleri ve kaderleri ortak aileler olarak bir araya geldik ve Adalet Peşinde Aileleri ismiyle adalet mücadelesi veriyoruz.
Bugün aramızda yokluğun en koyusunu yaşayanlarımız var. Adana’dan İhsan Bayram Sitesi, Tutar Sitesi, Hatay’dan Fuat Koku Sitesi, Rende Sitesi, Maraş ‘tan Barla, Bayramoğlu, Ezgi, Fazilet, Güzel, Hacı Ömer apt; Ebrar, Hamidiye, Özkan, Palmiye, Saitbey, Seçil, Gülizar Akdağ, penta park siteleri Adıyaman’dan İsias Otel, Hatay’dan Emlakbank Konutları ve daha nicelerinin yakınları olarak geldik. Annelerimiz, babalarımız, çocuklarımız, torunlarımız, abimiz, ablamız, eşimiz, kardeşimiz, yeğenimiz, nişanlımız, sevgilimiz dedelerimiz ve ninelerimiz resmi sayılara göre 55 bin canımız için buradayız. Acılarımız ilk günkü gibi…
6 Şubat depremlerinde de gördük ki;
Deprem değil tarım arazilerini imara açan liyakatsiz düzen öldürdü.
Deprem değil kesilen kolonlar öldürdü.
Deprem değil enkazda arama kurma çalışmasının eksikliği öldürdü.
Deprem değil malzemeden çalan müteahhit öldürdü.
Deprem değil yapı denetim firmalarının ihmali öldürdü.
Deprem değil işini düzgün yapmayan mimar ve mühendisler öldürdü.
Deprem değil belediyelerin denetimsizliği öldürdü.
Deprem değil sayfa sayfa hazırlanan raporlara rağmen alınmayan önlemler öldürdü
HEPİMİZ KATİLLERİ BİLİYORUZ!
Fakat bu katliamdan sorumlu olanlar ya yargı önüne çıkartılmamakta, ya bilirkişi raporları kötü gelmekte ,ya da yargıya müdahale edilmektedir. Yasını bile yaşayamadan bu mücadeleye girenler olarak ADALET İSTİYORUZ!
Hayatımız boyunca duymadığımız ya da hiç bilmediğimiz makineleri öğrendik mesela. Hilti, ekskavatör, kepçe… Beton kalitesi, nervürsüz demir, kolon, kiriş, tabliye, perde beton, dere kumu, agrega, çekme mukavemeti gibi. Yani biz o binaların nasıl yapıldığını da bu yıkıma nelerin sebep olduğunu da çok iyi biliyoruz! Örneklerle anlatacağız!
Saitbey sitesi 5 yıllık bina olmasına rağmen altındaki Özçam marketin projeye uygun olmayan eklemeleri ve perde betondan dolayı yıkıldı. Müteahhit bunları yaparken belediye neredeydi?
Yine Maraş’ta Fazilet sitesi A bloğu sakinleri 2012 yılından bu yana bloğun altında bulunan fırına karşı başlatttıkları hukuksal mücadeleyi 2 kez kazandı. Fırın sahibi yaptığı düzenlemeler üzerinden suçlu bulunmuşken mahkeme kararı neden uygulanmadı ?
4 bloktan oluşan ve sadece c blogu yıkılan Adana Tutar Yapı sitesinde Bloğun alt katında yıkıma sebep olacak tadilatların yapıldığı, kirişlerin, tabiyelerin ve duvarların yok edildiği bariz bir şekilde ortadayken bunu yapanlar ifadeye bile çağrılmadı. Çukurova Üniversitesi’nden alınan eksik ve hatalı rapordan hareketle takipsizlik kararı verildi, yaptığımız itirazlar reddedildi. Mevcut deliller neden göz ardı ediliyor?
Maraş’ta Barla Apartmanında altındaki market, projede ve ruhsatta olmayan asansörleri binaya yaptırırken kolonları, taşıyıcıları kesti. Bina sakinleri belediyeye bildirmesine rağmen neden önlem alınmadı? Suçlu kim asansörü yaptıran market mi bunu bilen belediye mi?
Hatay’da yıkımın yoğun olduğu Odabaşı mahallesinde bulunan Fuat koku sitesinin müteahhitleri neden kacak kat çıktı? Amik Ovası’na Asi Nehri’nin yanına yapılan bu site İrap raporunda zeminin zayıf olduğu söylenilen bir noktadayken bu raporun altına imza atan vali, belediye ve AFAD burada insanların oturmasına nasıl göz yumdu?
Maraş’ta Ezgi Apartmanı’nın altında bulunan Kervan Pastanesi sahipleri Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel’in kolon kestiğini depremden bugüne kadar dile getirdik ancak geç gelen adalet onların firar etmesine neden oldu. Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Peker nerede, yakalama emrinin üzerinden 28 gün geçmesine rağmen neden hala tutuklu değil?
Maraş’ta Palmiye sitesinde 300’e yakın insan yaşıyordu. Çıkan raporlara göre beton kalitesi yönünden resmen kumdan bir kale! Bu kadar insanın tek katili müteahhit mi? O kaçak diye diğer sorumlular göz ardı mı edilecek? Halen 5 kayıp insanın olduğu Palmiye sitesi davasında adalet ne zaman gelecek?
Maraş’ta 22 bloklu Ebrar sitesi zeminin sıvılaşmasıyla yıkıldı. Deprem günü su seviyesinin asansörlere kadar geldiği görülmüşken buraya imar iznini kim verdi? İçler acısı bir bilirkişi raporunu nasıl mahkemeye gönderebildiniz? Bizler acımızla adalet ararken Ebrar sitesinin mezarlığa dönmüş toprağında hangi vicdanla müze yapma kararı alındı?
Maraş’ta Ebrar sitesi yakınlarında aynı müteahhittin yaptığı Hacı Ömer apartmanı 140 kişiye mezar oldu. Nervürsüz demir kullanıldığı, beton kalitesinin düşük olduğu, Aksu deresinin kumunun kullanıldığı, altındaki marketin duvar yıktığı ön raporda bile belirtilmişken bu kadar hassas bir konuda dosyaya hâkim bir savcının görev alanının değişmesi acı bir tesadüf müdür?
Pentapark 5 bloklu bir site 3 blok yıkılmazken 3 blok neden yıkıldı? Altında bulunan bankaların kolonlarının arasına kasaları yanlış yerleştirildiği için mi yoksa fazla kat çıkıldığı için mi yıkıldı?
Bu liyakatsizlikler ve iş bilmezliklerden dolayı ailelerimizi, sevdiklerimizi ve şehirlerimizi kaybettik. Yaşatılan acılara ve adaletsizliğe dur demek için buradayız. Adalet Peşinde aileleri olarak taleplerimiz çok net!
•Şüpheliler taksirle adam öldürme suçundan yargılanmakta yani bilmeden nervürsüz demir, bilmeden dere kumu kullanmış, bilmeden kolon kesmiş, bilmeden dere yatağına ev yapmış, bilmeden öldürmüşler. Hayır, bizler sorumluların birkaç sene taksirle değil olası kastla müebbetle yargılanmasını istiyoruz.
•Şüphelilerin tutuklanmasını istiyoruz.
•Sadece müteahhitlerin değil imarlaşma sürecinden başlayarak sorumlu tüm kişi, kurum ve kuruluşlardaki yetkililerin yargılanmasını istiyoruz.
•AFAD’daki yozlaşmanın son bulmasını istiyoruz!
•Belediyelerin tali değil asli kusurlu sayılmasını istiyoruz.
•Bilirkişi raporlarını ve zemin etütlerini hemen istiyoruz.
•Afet Bakanlığı’nın acilen kurulmasını istiyoruz.
•Depreme dayanıklı yapıların yapılmasını istiyoruz.
ÇÜNKÜ BİZ BİR DAHA ÖLMEK İSTEMİYORUZ!
6 Şubat ‘i unutmuyoruz ve unutturmayacağız ki 20 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da bu acıları yaşamasın.
Bugün burada sadece kendi adalet mücadelemiz için değil yaklaşan İstanbul depremine dikkat çekmek için bulunuyoruz. İstanbul depreminin şiddeti 7’den büyük olacak. Depreminin vereceği zarar ise 6 Şubat depremlerinden çok daha büyük olacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı açıklıyor, diyor ki “Bir sokak başında iki bina yıkılırsa siz o sokağı unutun. Ne yardım sokabilirsiniz ne de itfaiye gelebilir.” 600 bin konutun yıkılacağını söylüyor. Bu en az 4 kişiden hesaplandığımızda 2,5 milyon insanın ölümle burun buruna gelmesi demektir. İstanbul’da depreme dirençli konutlar yapılıyor mu? Binlerce insan yaralanacak hastane, personel ve yardım malzemesi temin edilebilecek mi? Tüm Marmara’yı etkileyecek bu deprem için şehri depreme dayanıklı hale getiriyor musunuz? 6 Şubat’ın en büyük problemlerinden biri olan altyapı problemi ile karşılaşacak mıyız?
Bir an önce bu çalışmaların yapılmasını istiyoruz.
AFET DEĞİL KATLİAM!
ADALET İSTİYORUZ!
ADALET PEŞİNDE AİLELERİ
ADALET İSTİYORUZ!