Bir muhalifin eleştirisi
Merhaba değerli okuyucularım,
Uzun zamandır yazı kaleme almıyorum. Süreci sessizce takip ediyorum. Ancak son gelişmeler, artık sessiz kalmamam gerektiğini düşündürdü.
Malumunuz, CHP Kurultayı’na ilişkin bir iptal davası açıldı.
En dikkat çekici detay ise, bu davayla ilgili olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek kelime etmemiş olması. Mahkeme kendisini ifadeye çağırıyor, ama ne bir açıklama yapıyor ne de “Böyle bir davayla alakam yok” diyor.
Bu sessizlik sizce de manidar değil mi?
Açık konuşayım: Bu iptal davasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun parmağı olduğunu düşünenlerden biriyim.
Gördüğüm tablo şu: Kılıçdaroğlu, muhalefetin “Recep Tayyip Erdoğan’ı” olmaya çalışıyor. Koltuğu bırakmamakta ısrarcı.
Tam 12 seçim kaybetmiş, ama yenilgiye doymamış bir siyasi figür olarak, CHP Kurultayı’nda tekrar aday olma cesaretini gösterdi.
Oysa Kılıçdaroğlu’nun artık bu ülkeye ya da muhalefete bir katkı sunmadığı ortada. Sessizliği, pasifliği, siyasi taktikleri ve şimdi de kurultay iptali konusundaki tavrı; onun adeta Fahri bir AKP üyesi gibi davrandığını gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde yandaş bir kalem olarak bilinen Abdülkadir Selvi’nin Kılıçdaroğlu’nu hararetle savunması da bu fikri destekler nitelikteydi.
Açıkçası bu destek, Kılıçdaroğlu’nun iktidar çevreleriyle ne kadar iç içe olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi.
Bugün CHP’nin yeni yönetimi, Genel Başkan Özgür Özel’in liderliğinde, artık net bir duruş sergilemelidir.
Kemal Kılıçdaroğlu, bu partiye zarar veriyor. Bu nedenle partinin disiplin kurulu devreye girmeli ve kendisini ihraç etmelidir.
Şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi?
Neden CHP yıllardır iktidar olamıyor?
Neden bir türlü toplumun geniş kesimlerini temsil edemiyor?
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu seçim kazanmak için değil, kaybetmek için oynadı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bile, kendi gösterdiği aday olan Muharrem İnce’ye destek vermedi. Bu nasıl bir stratejidir?
Tüm bu yaşananlar ışığında şunu açıkça söylemek mümkün:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun davranışları, açıklamaları (ya da açıklama yapmayışı), tavırları ve tutumları; onun Fahri bir AKP üyesi olduğunu gözler önüne seriyor.
Eğer kurultay iptal edilirse, hiç şaşırmam: Kılıçdaroğlu koltuğa geri dönmek için koşar adım yola çıkar.
Ancak artık bu oyunu görenler de var.
Buradan, partinin gerçek kimliğini temsil eden eski genel başkanlar Hikmet Çetin ve Altan Öymen’i kutlamak isterim.
Onlar, CHP’nin tarihine ve ilkelerine sadık kalmayı bildiler.
Kemal Kılıçdaroğlu ise bu çizgiden uzaklaştı; ve bugün, çok net söylüyorum:
Artık bir CHP’li değil, Fahri bir AKP üyesidir.
Tugay Şahin

